Diş Çürükleri

Günümüzde beslenme alışkanlıklarında çokça var olan şekerli ve unlu gıdalar çocukluktan itibaren bir risk oluşturmaktadır. Sanıldığının aksine diş bakımı bebeklikten başlamaktadır. Süt dişleri daha fazla organik madde içerdiği için çürüğe daha yatkındır. Nasılsa değişecek diye ihmal edilen süt dişlerinin, çocukların konuşma, beslenme ve daimî dişlerin yerini tutma gibi çok daha önemli işlevleri vardır. Çocukluk dişlerinin kaybedilmesinin ileri yaşlarda ortodontik problemler başta olmak üzere pek çok sonucu olmaktadır. İlerlemiş çürüklerin tedavisi sırasında karşılaşılan acılı ve travmatik durumlar diş hekimi fobisi oluşmasında en önemli faktördür.

Ülkemizde 4 kişiden 1’i diş hekimine gitmekten korkmaktadır.

Bu yüzden erken yaşta düzenli diş hekimi kontrolü, iyi beslenme ve ağız bakımı ile öncelikle çürüklerin engellenmesi, buna rağmen oluşan çürüklerin erken aşamada tedavi ettirilmesi hem diş kayıplarının önüne geçilmesini hem de bu korkuyu ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.

Diş çürüğü basitçe, yediğimiz karbonhidratlı ve şekerli besinlerin ağızda belli bir süre kalıp, mikroorganizmalar tarafından aside dönüşmesi ve diş minesinin yıkımı olarak tanımlanır.

Önlem alınmazsa minede başlayan bu yıkım, dentin kanalları yoluyla dişin pulpasını etkiler, ilerleyen süreçte diş iltihabına yol açar. Bu tür dişler tedavi edilmeden ağızda kalırsa, ağız kokusu gibi basit görünebilecek etkiler yanında, sindirim sistemi yoluyla bağışıklık sistemini etkileyip başta ülser, romatizma gibi çok daha ciddi sistemik hastalıklara sebep olur.

Bakteri plaklarına karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına yeterli değildir. Tükürük akışını azaltan hastalıklar ve ilaçlar çürük oluşumunu hızlandırır.

Dt. Sibel KURTLUOĞLU